27 Kasım 2009 Cuma

İyi Bayramlar

Hepinize iyi bir bayram dilerim. Sevgi, mutluluk ve ailelerle birliktelik dolu bir bayram...

sevgilerimle

25 Kasım 2009 Çarşamba

Karanfiller

Küçük Zebra

Geçen yıl GaziAntep'te hayvanat bahçesini gezmeye gitmiştik. Açıkça söylemeliyim ki şimdiye kadar gezdiğim en temiz ve ferah hayvanat bahçesiydi. Bu zebra da siyah-beyaz çizgilerinin net ayrımlarından dolayı çok hoşuma gitmişti. Bilgisayarımdaki eski fotoğrafları karıştırırken gözüme çarptı. Sizlerle paylaşmak istedim.

24 Kasım 2009 Salı

Uçaktan Görülen Bulutlar

Sanki pamuktan bir katman var gibi, üzerine düşsem çizgi filmlerdeki bulut sahnelerindeki gibi orada takılıp kalacağım.
Oysa bu sadece su moleküllerinin hararetli bir toplantısı, biraz soğuk görseler şaşırıp dağılıverecekler.
Tek başlarına kalınca dayanamayıp yere düşecekler.
Yerde bulunan canlılar da "yağmur yağdı" diyecek.
Kimisi sevinecek, kimisi sığınacak bir yer arayacak.
Bir ağaç kovuğu, bir çatı altı belki de basit bir şemsiye koruyacak onları düşen su damlalarından.
Toprak; sevgiyle alıp içine çekecek su damlalarını.
Teşekkürünü belki de birkaç gün sonra ufacık bir fidanla gösterecek doğaya.
Bulutlar üzgün bir gece mavisine bürünecek o sırada. Dağılmanın, parçalanmanın verdiği üzgün mavi...
Varlığı sona eren bir topluluk gibi, birbirlerine küsmüş damlacıklar düşecekler tek tek.
Yere yaklaştıkça hızlanacaklar, hızlandıkça daha çok yere yaklaşacaklar.
Kendileri parçalanırken yerdekilere hayat verdiklerini bilmeden düşmeye devam edecekler...

Yoğurtlu Brokoli Çorbası

Aslında itiraf etmeliyim ki brokoliyi sadece zeytinyağı ve limonla severdim, ama bu tarifi uygulayıp (aslında kurgulayıp demek daha doğru olur) tadına bakınca artık brokoli aldığımızda yapacak başka bir tarifim daha olduğunu not ettim.


Tadı biraz Antep yemeklerinden şiveydiz'in suyunu andırdı bize. Benim en sevdiğim yemeklerdendir zaten şiveydiz de. Onun tarifini de bir pişirmemde fotoğrafı ile birlikte verebilirim ancak şimdilik bu çorbayı denemenizi tavsiye ediyorum.
Malzemeler;


  • 1 adet küçük boy brokoli

  • 1 adet havuç

  • 3 su bardağı yoğurt

  • 1 yumurta

  • 1 yemek kaşığı pirinç unu yada normal un

  • 1 çay kaşığı karabiber

  • 1 tatlı kaşığı tuz

  • 1 litre kaynar su

  • 2 yemek kaşığı kuru nane

  • 1 çay kaşığı pul biber

  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ

Hazırlanışı;



  1. Brokoli ve havucu robotta parçalayın

  2. Kaynar suyu ilave ederek yumuşayana kadar sebzeleri kaynatın

  3. Sebzeler yumuşayınca homojen yapıyı yakalayana kadar blenderdan geçirin ve tekrar kaynatmaya başlayın

  4. Derin bir kapta yoğurt, yumurta ve unu tel çırpıcı ile çırpın

  5. Kaynayan sebzeli karışımdan yavaş yavaş yoğurtlu karışıma ilave ederek özümsetin

  6. Yoğurtla diğer malzemeler pürüzsüz hale geldiğinde sebzeli suyu hızlıca karıştırarak içine ilave edin

  7. Tekrar kaynayana kadar hiç ara vermeden karıştırmaya devam edin

  8. Çorba kaynayınca tuzunu karabiberini ekleyin

  9. Küçük bir tavada nane ve pul biberi yağda kavurun ve kaynayan çorbaya ilave edin.

Şimdi artık mutfağa yayılan harika kokunun ve lezzetli çorbanızın tadını çıkarabilirsiniz.


Afiyet olsun

23 Kasım 2009 Pazartesi

Bu Resimler Annemle Babam İçin

Nazarlıkla başlamak istiyorum.

Bu fotoğraflarda gördükleriniz, yazlığın bahçesinde, annemle babamın gözleri gibi bakarak yetiştirdikleri sebze ve meyvelerden.

Bu domatesleri yediğinizde kokusu ve tadı ile büyüler.


Bütün bu meyveler toprak ve suyun kardeşliğiyle büyür. Gübre falan beklemezler.





Toprak ve suya annemle babamın emekleri de eklenince işte böyle ağırlığından dal sarkıtan meyveler yetişir.


Fındıklı Tahinli Kurabiye

Fındıkla Tahin Buluşması nihayet gerçekleşti. Ne zamandır burada yayınladığım, yayınlamadığım bir çok kurabiye tarifi denedim. Uğraştım, çalıştım, durdum. Amacım hep tarifini kendim harmanlayıp bulacağım kurabiyeyi oluşturmaktı. Sonunda diğer tariflerden de faydalanarak oluşturduğum kurabiye tarifini yaptım. Biliyorsunuz daha önce Tahinli Kurabiye ve Fındıklı Kurabiye tarifleri vermiştim. Bu tarif ise ikisinin harmanlanmış hali. Tabii hamur ve kurabiye kıvamını tutturana kadar birkaç çalışma yapmam gerekti.

Sonuçta ortaya çıkan kurabiye ise, diğer şehirlerde var mı bilmiyorum ama, Mersin'de hemen herkesin çok sevdiği tahinli tatlı çöreği andırıyor. Sizin oralarda yoksa ve Mersin'e yolunuz düşerse Dondurmacı Halil'den alıp mutlaka deneyin derim.

Malzemeler;
  • 1/2 çay bardağı tahin
  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 yemek kaşığı oda sıcaklığında tereyağ
  • 1 çay bardağı toz şeker
  • 2 çay bardağı un (daldırarak aldım)
  • 1,5 çay bardağı fındık

Hazırlanışı;

  1. Fındıkları robotta iyice ufalanana kadar parçalayın
  2. Karıştırma kabında tahin, sıvı yağ, şeker ve tereyağı tam karışana kadar çırpın
  3. Kabın içine unu ve fındıkları ilave edip çırpmaya devam edin
  4. Malzemeler birbiri ile karıştıktan sonra yarım saat buzdolabında bekletin
  5. Bekleme süresi dolduğunda fırını 180 dereceye ayarlayıp, kurabiyeleri cevizden daha küçük olacak şekilde tepsiye dizin.
  6. Yaklaşık 10 dakika, kurabiyeler çatlayana kadar pişirin.
  7. Kurabiyeler fırından çıktığında sıcakken yumuşa olabiliyor, soğuyana kadar tepside bekletin.

Afiyet olsun

22 Kasım 2009 Pazar

Yakın Çekim

Bu aralar ışığı ve açıyı doğru kullanarak yakın çekim fotoğraf çalışmaları yapıyorum. Bu şekilde net ve güzel fotoğraflar çekebilmek için belki iki günde yüz tane fotoğraf çektim ama içimden sadece bu iki tanesini yayınlamak geldi.

21 Kasım 2009 Cumartesi

Tarçınlı Cevizli Kek

Bu gün kahvaltıdan sonra canımız biraz keyif yapmak istedi. Alper kek isteyince ben de cevizli tarçınlı kek yaptım. İçindeki malzemeler birbiri ile o kadar uyumlu ki tadına doyum olmuyor dersem yeridir.
Yanında da birer fincan sütle tamamladık keyfimizi. Güneşli bir Mersin gününde bu güneşten de faydalanmayı ihmal etmemek gerek tabii.Ben bu sefer fazla olmasın diye keki baton kek kalıbında yaptım. Siz daha büyük bir kek için ölçülerinizi arttırabilirsiniz.

Malzemeler;
  • 2 adet yumurta
  • 2/3 su bardağı süt
  • 2/3 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı robottan geçirilmiş ceviz
  • 1 çay bardağı hindistan cevizi
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1/2 çay bardağısıvı yağ
  • 1 su bardağı un (daldırıp aldığım için biraz yaklaşık 140gr)
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
Hazırlanışı;
  1. Fırını 170 dereceye ayarlayın
  2. Şeker, vanilya ve yumurtaları iyice köpürene kadar çırpın
  3. Yağı ve sütü ilave ederek biraz daha çırpın
  4. Ceviz, tarçın ve hindistan cevizinide ekleyip, tel çırpıcı ile karıştırın
  5. En son unu ve kabartma tozunu da karıştırarak tel çırpıcı ile tamamen karışana kadar çırpın
  6. Yağlanarak un serpilmiş kek kalıbına boşaltın
  7. Pişme süresi benim fırınımda 35 dakika ancak bir ince uçlu bıçağı batırarak pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz.
Afiyet olsun

Öcce


Bazen canım yemek yapmak istemez ve pratik şeylerle geçiştirmek isterim, ancak evde çocuk da olunca hadi birer kahvaltı tabağı hazırlayalım demek de bana pek sağlıklı gelmez. Tamam aslında iyi hazırlanmış bir kahvaltı oldukça sağlıklı gıdalar içerebilir ama, altı yaşında bir çocuğa pişmemiş biber, yeşillik ya da kahvaltılık yedirmek hiç kolay değildir.



Bu nedenle ben de annemin bize yaptığı ve içinde en güzel besinlerin yer aldığı ÖCCE'yi yapmayı tercih ederim. Her zaman olmasa da arada bir öcce yapmak aslında gerekli bile bence.




Malzemeler;
  • 10 adet yeşil soğan

  • 1 demet maydonoz

  • 5 adet taze sarımsak ya da tazesi yoksa 3 diş sarımsak

  • 1 tatlı kaşığı pul biber

  • 1 çay kaşığı kara biber

  • 2 çay kaşığı tuz

  • 2 yemek kaşığı un

  • 4 adet yumurta

  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ

Hazırlanması;


  1. Yeşil soğan, sarımsak ve maydonozları ince ince doğrayın.

  2. Yağ hariç diğer malzemelerle karıştırın.

  3. Kızgın tavada kepçe ile alıp yaklaşık 7-8 cm çapında dairesel şekilde iki tarafını da iyice kızartın.

Afiyet olsun

20 Kasım 2009 Cuma

Bulutlar ve Deniz

Fotoğraf çekmeyi en çok gökyüzü fotoğrafları çekerken seviyorum. Belki de yeni yeni bazı teknikleri öğrenmeye çalıştığım için gökyüzü bana en kolayı geliyor ondandır.
Bu kadar yoğun ve beyaz bulutları görünce resimlememek mümkün mü?

Fotoğraf Makineme Takılanlar

Sabahları erken uyandığımda ilk yaptığım şey genelde mutfak penceresinden görülen manzaraya bakmaktır. Yılın her mevsiminde kendine has bir güzelliği vardır bu manzaranın. Aynı şekilde günün her saatinde de insana o kadar farklı duygular yaşatır ki, sözcükler bazen yetersiz kalır anlatmaya.İşte o sözcükler yetersiz kaldığında hissedilen duyguları yansıtmanın en anlamlı yolu fotoğraflardan geçer.

Bulutlar, güneş ve deniz... Hem karada hem de denizde yüzeyde oluşan bulut gölgeleri kadar etkileyici bir şey yoktur sanki. Uçakla içinden delip geçtiğimizde sanki orada yokmuş hissi veren bulutlar, yeryüzüne düşen gölgeleri ile varlıklarını kanıtlama çabasındadır sanki...

18 Kasım 2009 Çarşamba

Kış Akşamları

Kışın soğuk günlerde eve kapanıp ailece vakit geçiriyor olmanın apayrı bir tadı vardır.

Zaman geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe, eski akşamlardaki sohbetlerin sıcaklığı, yerini klima ve televizyon sıcaklarına bırakmaya başlasa da aklımızda hala o eski günlerden izler bulunur.

Benim çocukluğumdan kalan kış akşamlarına ait izler; soba üzerinde kuruttuğumuz portakal, mandalina kabuğu kokusunun yanında sevgili babamın pişirdiği kestaneleri barındırır.

Şimdi hatırladıkça aslında önemli olanın kestaneler değil birlikte olmanın verdiği o huzur ve güven duygusu olduğunu daha iyi anlıyorum. Babam daha kestane pişirme öncesi hazırlıklara başladığında, ablam ve kardeşimle ortak ve sessiz bir heyecan duymamız, zihnimde toz pembe anılar arasında yerini koruyor hala.

Sık sık yememize rağmen sanki her yapılışında aylardır kestane görmemişiz gibi etrafına doluşmamız, ellerimiz hafiften yana yana kestaneleri açmak için uğraşmamız o günlere bir saatliğine de olsa dönebilme isteğimi perçinliyor.

Geçmişte kalmış günleri hatırlayarak da olsa ufak bir zaman yolculuğu yaptıktan sonra gelelim bu günlere.

Mersin'de her ne kadar havalar buz gibi olmasa da, buraya yıllardır alışmış olan bizler için soğuklar başladı. Soğuk algınlığı ve gripten korunma önlemlerimiz de bu kapsamda hızla başlamış oldu.

İşte bu kestaneler ve yanında bildiğimiz çay görünümü olan içecekler bizim kış akşamları menümüzden bir örnek.

Kupalarda gördüğünüz içecekler aslında ıhlamur. Alper'in bile seve seve içtiği, hatta bazen en büyük bardağı seçme yarışına girdiği ıhlamurun tarifi ise aşağıda.

Malzemeler; (Üç kupa için)

  • bir avuç ıhlamur
  • 5 adet karanfil
  • 3 yemek kaşığı üzüm pekmezi
  • 3 tatlı kaşığı bal
  • 1 litre kaynar su

Hazırlanışı;

  1. Ihlamur yıkanarak, karanfillerle birlikte kaynar suya katılıp bir iki taşım kaynatılır.
  2. Bardaklara bir süzgeçten geçirilerek doldurulan ıhlamur bal ve pekmez katılmadan önce biraz ılıması için bekletilir.
  3. Her bardağa birer yemek kaşığı pekmez ve birer tatlı kaşığı bal ilave edilir.

Yanında da ister fındıklı kurabiye, ister tahinli kurabiye, isterseniz de kestane ile servis yapılır.

Afiyet, sağlık olsun

Küçük Şefin Pizzası



Cumartesi günü oğluma bir işi daha hızlı yapması için, işi bitirdiğinde ona bir sürprizim olacağını söyledim. Ben bile daha aklımdan ne yapabilirim acaba diye düşünürken Alper heyecanla "aaa pizza mı yapacaksın yoksa!" dedi.
E durum böyle olunca pizza yapmak zaten şart oldu. Akşam ailece mutfağa girdik. Hamuru hazırlaması bana, üstünün malzemelerini doğraması eşime, yerleştirmesi ise Alper'e düştü.

Sonuçta ortaya o kadar güzel bir pizza çıktı ki, sizlerle paylaşmak istedim. Malzemelerin dizilimine bakar mısınız?

Hamurunu normalde biraz mayalanması için bekletmek gerekiyor ama Alper bunun için bekleyebilecek sabrı olan bir çocuk olmadığı için ben bekletmeden fırına verdim. Pizza yaptığım tepsinin çapı 30 cm. tarif de buna göre. Biz nispeten ince hamurlu pizza seviyoruz. Siz daha kalın hamur isterseniz biraz daha büyük bir hamur yapabilir, hatta kalanını da pizza şeklinde malzemeleri ile buzluğa atabilirsiniz.


Hamuru İçin;
  • 1/2 çay bardağı süt
  • 1/2 çay bardağı su
  • 1,5 yemek kaşığı şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ
  • 1/4 paket yaş maya
  • aldığı kadar un
  1. Su, süt karışımını önce biraz ısıtarak ılık hale getirin.
  2. İçinde mayayı elinizle eritin, şeker ve tuzu ilave edip onlar da eridikten sonra yağını ekleyin.
  3. Unu azar azar ilave ederek ele yapışmayan hamurunuzu hazırlayın.
  4. Yağlanmış tepsiye hamuru elle yayarak hazır hale getirin.

Üstü İçin;

  • 1 adet iri domates
  • 2 diş sarımsak
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 adet sosis
  • 7,8 dilim sucuk
  • 1 adet yeşil biber
  • 5 adet mantar
  • 1 çay bardağı kaşar rendesi
  • 5 adet yeşil zeytin
  • 5 adet siyah zeytin
  1. Fırını 180 dereceye ayarlayın.
  2. Domates, kaşar peyniri ve sarımsak dışındaki tüm malzemeleri doğrayarak bir kenere ayırın.
  3. Daha sonra, domatesi, sarımsağı ve tuzu, karabiberi mutfak robotunda iyice parçalayın. Bu karışımı bir fırça yardımı ile hamurun üzerine yayın.
  4. Kaşar peyniri dışındaki malzemeleri de zevkinize göre hamurun üzerine yerleştirin.
  5. Pizza malzemeleri pişene kadar fırında kaldıktan sonra çıkarın. Bu süre yaklaşık 15 dakika olacaktır.
  6. Kaşar peyniri rendesini de üzerine serperek tekrar fırına verin. Peynirleri tamamen eridikten sonra pizzanız hazırdır. Afiyetle yiyebilirsiniz.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Fındıklı Kurabiye

Bizim ev bu cumartesi günü kurabiye kokularında kayboldu. Öyle bir kurabiye oldu ki bu sefer, fındık kavanozum kurabiye kutumu kıskandı. Çünkü kurabiyelerim fındıktan daha fazla fındık kokuyordu.

Fotoğraflarımı da nihayet yayınlıyorum. Pişirdiğim ve tepsiyi fırından çıkardığım anda her bir tanesinin, beni fındığın muhteşem aromasıyla buluşturacağını anladığım kurabiyelerden, eşim, daha tepsideyken on tane yedi.

Her nekadar ben Cenk'in verdiği tarifteki gibi reçel dolgulu yapmasam da (reçel olmayacağı için tarifteki şekeri iki katına çıkardım) tadına doyamayıp iki günde bitirdiğimiz kurabiyenin tarifi şöyle;

Malzemeler;

1 su bardağı un (pakete daldırıp alınan bir su bardağı)
1/2 su bardağı şeker
1 su bardağı fındık
125 gr oda sıcaklığında tereyağ

1. Fındıkları mutfak robotunda iyice ufalanana kadar parçalatıyoruz.

2. Dövülmüş fındıklarla unumuzu karıştırıyoruz.

3. Oda sıcaklığındaki tereyağla şekeri beş dakika boyunca mikserle çırpıyoruz.

4. Fındık&un karışımından azar azar katarak çırpmaya devam ediyoruz.

5. Tam karışım sağlanmış hamuru yarım saat buzdolabında bekletiyoruz.

6. Fırını 180 dereceye ısıtıp hazırlıyoruz.

7. Çay kaşığı dolusu hamur alarak yuvarladığımız kurabiyeleri tepside aralıklı olarak diziyoruz.

8. Tam 15 dakika pişiriyoruz.


Bu kurabiyeleri yaptığınızda evde yayılan fındık kokusuna kendinizi bırakın, elinize en sevdiğiniz kitabı ve kahvenizi alın ve keyfini çıkarın.

Afiyet olsun

11 Kasım 2009 Çarşamba

Ezogelin Çorba

Soğuk kış akşamlarında bütün aile okuldan, işten döner ve evde masa etrafında buluşulur. Soğuk havaya inat yapılacak sıcak sohbetlerde, yine bu sohbet kadar sıcak bir çorbamız vardır ki; kokusuyla, tadıyla, üzerinde tüten buharıyla cezbeder insanı. Aşağıda tarifini vereceğim, ama, benim bu çorbanın yapımı sırasında en sevdiğim an kızgın yağın içinde cızırdayan nanelerle kaynayan çorbanın buluştuğu andır. İşte o an mutfağa hatta evin içine doğru yayılan nefis nane kokusu çorba severleri masaya davet eder.

Malzemeler;

1 adet irisinden kuru soğan
4 diş sarımsak
1,5 su bardağı kırmızı mercimek
1 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı tuz
1/2 yemek kaşığı biber salçası
1,5 yemek kaşığı domates salçası
1,5 litre kadar kaynar su
2 yemek kaşığı tepeleme kuru nane
Sıvıyağ

Soğan ve sarımsaklar doğranarak kısık ateşte yağda kavrulmaya bırakılır. Bu sırada mercimek yıkanarak suyu süzülür. Soğanlar hafif pembeleşince mercimek ve salçalar ilave edilerek salça dağılana kadar karıştırılır. Suyu ve kimyon ile tuzu ilave edilerek karıştırılıp tencerenin kapağı kapatılır. (Ben bu çorbayı düdüklü tencere de 15 dakika pişirerek yapıyorum, ama normal tencerede mercimekler parçalanana kadar pişirilebilir.)

Düdüklü tencerenin süresi dolunca yada çorba pişince ufak bir tavada yarım çay bardağı kadar kızgın yağa atılan nane biraz kavurulduktan sonra kaynamakta olan çorbaya ilave edilir.

Arzuya göre limon ilave edilerek servis edilir.

Afiyet olsun, kış akşamlarınızda sıcak çorbalarınız eksik olmasın.

10 Kasım 2009 Salı

Saygı İle Anıyoruz

Bu gün ruhumda ayrı bir karanlık var,
Her 10 Kasım'da gözlerimden yaş akardı da,
Bu sabah akan sanki kan dı...

Başka ne söyleyebileceğim ne de yazabileceğim hiç bir şey yok,
Seni sevgi, saygı ile anıyor ve bir anne olarak; bıraktığın hazineye layık olacak bir evlat yetiştirmeye çalışıyorum.

Saygılarımla

9 Kasım 2009 Pazartesi

Turşu Severlere Duyurulur

"Bunlar Benim Hamarat günlerim 2" isimli yazımı yarına bıraktım, bu arada fotoğrafları da ayarlamış olurum. Haftasonu daha önceden yaptığım turşularda bazı gariplikler oldu diye tekrar turşu yapmıştım. Ama öğrendimki bana garip gelen mavi renge dönen sarımsak olayı yurt dışından gelen sarımsaklarda oluyormuş. Bu durumda bundan sonra turşu yaparken halis mulis Türk Sarımsağı kullanmaya karar verdim. Sizin de başınıza böyle bir şey gelirse turşu yenebiliyormuş.

Sevgilerimle

Bunlar Benim Hamarat Günlerim 1


Hafta sonu kendimce bayağı hamarat iki gün geçirdim. Cumartesi günü işyerimdeki kurum doktorumuzun uyarıları üzerine malum salgının evimize uğramaması için bayağı dezenfeksiyon yaptım.

Aynı gün öğleden sonra oğlum uyuyunca tahinli kurabiye yaptım. Resimleri daha sonra ekleyeceğim kurabiyeden oğlum pişer pişmez üç tane yedi ve tepsinin tabanına dökülen pudra şekerlerini toplamak için tepsinin başından ayrılmadı. Ağzınıza alır almaz dağılmasının yanında benim gibi kurabiye beceriksizi bir aceminin bile yapabileceği oldukça basit bir tarif olduğunu eklemeliyim.

Malzemeler:

1 çay bardağı tahin,
1 çay bardağı sıvı yağ,
1 çay bardağı pudra şekeri,
1 paket kabartma tozu,
1 paket vanilya,
aldığı kadar un

Tüm malzemelerle ele yapışmayan hatta biraz oynadıkça ufalanan bir hamur yaptım. Ceviz büyüklüğünde yuvarlayıp tepsiye dizdim. Tepsiyi yağlamaya gerek yok çünkü zaten içerikte yeterince yağ mevcut. 180 derece fırında kurabiyeler çatlayana kadar pişirdim. Sıcakken üzerine pudra şekeri serptim.

Tarifin sahibi çilekli 'ye bu güzel lezzeti tatmamıza neden olduğu için teşekkür ederim.

Afiyet olsun.

6 Kasım 2009 Cuma

1MK: Altına İmzamı Atarım

1MK: Altına İmzamı Atarım

GELECEĞİMİZ İÇİN



Alıntı yapılmıştır.




Atamızın ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da yine anlamlı bir kampanyaya imza atıyoruz.

Atamızın veciz sözlerinden "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözünün altına imzamızı atıyoruz. Ülkemizin birlik ve beraberliğini korumak, kardeşlik duygularını pekiştirmek adına bu anlamlı günde 10 Kasım'da Atatürk'ün huzurunda Anıtkabir'de sunulmak üzere bir imza kampanyası düzenliyoruz.

Kampanyamıza katılmak ve destek olmak için yapabilecekleriniz iki adımda gerçekleşiyor. Birincisi: Açtığımız Postun altına Yorum bölümüne 1 satırı geçmeyen yorumunuzla birlikte Adınızı yazıp gönderiyorsunuz. İkinci olarak ise kampanyamızı duyurmak. İsterseniz duyuru logomuzu sitemizin linki ile birlikte kendi sitenize ekliyorsunuz. E-postalarla dostlarınıza kampanyayı dıyurabilirsiniz.

10 Kasım'a sayılı günler kaldı. Ne kadar hızlı ve çabuk bu iletiyi yayarsak o kadar çok kişiye ulaşmış oluruz. Haydi, hep birlikte ve yüksek sesle söyleyelim:
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

Saygılarımızla...

Birmilyonkalem.com Yönetimi Adına
A. Şebnem SOYSAL & Erkan BAL

3 Kasım 2009 Salı

Bu gün, düne göre biraz daha umutluyum

Dün ve önceki günlerde haberlerle ilgili, yaşamla ilgili biraz umutsuzluğa kapılmıştım. Sanki tüm negatif olayları üzerime çekecekmişim gibi geliyordu.

Ama bu sabah uyandığımdan beri daha bir umutla bakar oldum hayata. Endişelerimi kovdum, korkularımı kapımın dışında bıraktım.

Hani yeni bir düşünce modası var ya "nasıl düşünürsen öyle olur" diyorlar. "Biraz da bunu deneyelim bakalım" değil benimkisi.

Tamamen kendiliğinden gelen ve içime bu sabah yerleşen bir güven duygusu gibi. Sağlığa güven, insanlığa güven, geleceğe güven; en çok da bu ülkenin gençlerine güven.

Güvenimin haksız çıkmaması dileklerimle...