30 Eylül 2009 Çarşamba

İKİ SENARYO

1-) Kadın, adam ve çocuk hergün bütün günlerini dışarıda geçirdiklerinden her işe yarım yamalak yetişebilmektedirler. Sabah uyandıklarında başlar koşuşturmacaları. Kadın hepsinden önce uyanır, sadece sabah ilk uyanma enerjisi ile yapabildiği ütü ve giyim hazırlıklarına, çamaşır serme toplama işlerine girişir.

Adam uyandığında yemeye yetişip yetişmeyecekleri konusunda kararsız yumurta haşlar, tost yapar, traş olur, giyinir, giydirir, ağız diş bakımlarını tamamlar. Birbirlerine günaydın demeye vakit yoktur...

Sonunda hepsi çil yavrusu gibi dağılırlar, ev sessizliğe bürünmüştür. Dağınık oyuncaklar, yıkanmayı bekleyen çamaşır ve bulaşıklar, ütü bekleyenler. Yıllardır evin hanımının zamansızlığı ve izin dönemlerindeki yorgunluk atma çabalarından dolayı yerleri bile bilinmeyen ve belki de hazine değerinde olan danteller, nevresimler, giyilebilecek kıyafetler karanlık dolap çekmece ve sandıklarda güneşe hasret beklemektedir.

Akşam olur. İş yerlerinden çıkılır. Gün boyu yaşananlar, stres, insan ilişkileri ve karmaşası, yorgunluk evde atılmak üzere çocuk da anneannesinden alınarak eve gelinir. Herkes az çok açtır. Maddi durumları istedikleri herşeyi yiyebilecek kadar iyidir, ancak hazır hiçbir yemek yoktur.
Çift başlar dinlenme saatini yemek telaşına harcamaya. Minicik kalbi ve heyecanı ile nihayet günün sonunda anne babasına kavuşan çocuk onlarla oyun oynamak, biraz da zamanla açılarak okulda yaşadıklarını anlatmak ister. Ama henüz bacak boyundaır ve onu kimse o telaşta farkedemez, sesi kulaklarda yankılanana kadar bağırır, ilgi, sevgi, belki sıcak bir kucaklama ister ama duydukları hep aynıdır.

-şimdi olmaz yemekten sonra
-dur oğlum yorulduk biraz dinlenelim
-haydi uyku vaktin geldi
-daha banyo yapacaksın ondan sonra bakalım
-SANA CARTOON NETWORK AÇALIM MI?...........

Çocuk anne babası ile yapamadıklarına hasret bir şekilde uyur, anne baba da bitmiş durumdadır. Daha birbirlerine günün nasıl geçti bile diyemeden yatar, sırt sırta döner uyurlar.... Sabahki koşturmacaya enerji toplamaları gereklidir.

2-) Sabah olmuştur kadın uyanır, pijamalarını çıkarır ve gündüz kıyafetlerini giyer, elini yüzünü yıkar, çayı ocağa koyar. Kahvaltı hazır olmasına yakın eşini uyandırır, eşinin traş olup hazırlanması gereklidir.

Anne çocuğun odasına gider, öpüp koklayarak uyandırdığı çocuk gerinip gülümseyerek uyanır. Bukadar sevilen bir çocuk olduğu için kendisini şanslı hisseder. Annesi terli ise üzerini değiştirir, kahvaltı için elini yüzünü yıkatır, mutfağa giderler. Televizyonda herhangi birinin stediği bir kanal açılır. Ailece kahvaltılarını yaparlar. Baba dişlerini fırçalar giyinir ve iş için çıkar.

Anne çocuğu giydirir, bir gün önce hazırladığı çantayı kapının yanına koyar. Akşam yaptıkları faaliyeti de çantanın ön gözüne koymuştur. Çocuğun dişlerini fırçalatır. Aşağı inerler servise bindirir.

Eve döndüğünde ilk önce kahvaltı masasını toparlar, bulaşıkları yerleştirir. Haftada iki, üç gün kendi işi için Fabrika ve diğer firmalara ziyaretleri ve eğitimler olmaktadır. Ama bu gün bir yere gitmeyeceği için önce evinin temizliğini yapar, çamaşır, ütü, dolap düzenliği de tamamlandıktan sonra kendisine bir kahve yaparak bilgisayar başında bir sonraki gün vereceği eğitimin detaylarını tamamlar.

Öğleden sonra dışarı çıkar evdeki eksikleri tamamlar. Çocuk okuldan gelmeden yemeğin hazır olması için eve gelir, yemeği hazırlar. Servis saatinde aşağı inip çocuğu alır. eve gelip üzerini değiştirirler, zaman ve huzur olduğundan herşey yerli yerindedir. Kirli çamaşırları mis gibi kokan banyodaki kirli sepetine atarlar. Eller yıkanır. Çocuk biraz evde rahatladıktan sonra "açıktım" demeye başlar. Anne yemeği getirir, çocuk karnını doyurur. Babanın gelmesine az bir zaman kalmıştır. Beraber faaliyet yaparak tv izlerler. Sonra çocuk boyama ya da benzer bir işle uğraşmaya başlar, anne yemek masasını hazırlar. Salatası bu gün biraz az olmuştur ama olsun yemeğe salata yiyebilmek az da olsa güzeldir.

Yemekten sonra bulaşıklar lavabonun yanına koyulur, meyve tabağı alınarak oturma odasına geçilir ve çocukla birlikte vakit geçirilir. Yapılan her ne olursa olsun anne, baba, çocuk bağırış çağırış olmadan birlikte olurlar. Gün boyu yapılanlar anlatılır, evde saygı, huzur ve bozulmaz bir birliktelik hakimdir.

Çocuk esnemeye başlayınca hemen anne, baba faaliyete geçer. Birisi süt hazırlar, birisi pijama giydirir. Sütü içirmek ve dişlerini fırçalayıp yatırmak annenin akşam çocuğu için yaptığı rutinlerdendir. Baba bu sırada ne seyredeceklerse onu ayarlar.

Anne oturma odasına geçmeden önce demlediği çayı ve bardakları da odaya getirir. Şimdi anne babanın gün boyu yaptıkları hakkında konuşma, belki dertleşme, belki gülüşme hatta belki de sevişme vaktidir....

24 Eylül 2009 Perşembe

özenmek mi, özlemek mi bu benimkisi?

bir hayata özenmek mi benimkisi
yoksa özlemek mi geçmişteki özgürlüğü
hayalimde,
evimde camın önündeyim elimde bir fincan sıcacık çayım
dışarıda cama vuran yağmur
ve hatta televizyonda güzel bir film yada ondan da güzel bir roman elimdeki...
tatlı tatlı dinliyorum kendimi, yağmuru, çayımdan çıkan buharın sessizliğini
bekliyorum yavrum okuldan gelsin "annecim acıktım" desin
ama nedense hep hayalimde, gerçek ise tam yedi yıldır çalıştığım fabrikalar
ben çayımın buharını hayal ederken bacanın dumanı ile birlikteyim yine,
sessizliği dinlemeye olan özlemim bu yüzden belki de
kapımı açsam ofisin dışı gümbür gümbür
ben aslında anne olmak için yaratılmışım, evinin hanımı...
belki evimde yapabileceğim işler için,
belki bir roman yazmak için...
şimdi lütfen söyleyin bana özenmek mi bu benimkisi yoksa özlemek mi özgürlüğü?

sevgilerime,