30 Temmuz 2009 Perşembe

Kış Çorbası


Özellikle kışın soğuk algınlığı problemleri ile karşılaştığımızda bizim evin imdadına yetişen bir çorbadır kış çorbası. Aslında bilinen unlu yoğurt çorbasıdır ama ben buna kendi hazırladığım et suyunu ve zaman zaman rondodan geçirdiğim sebzeleri de ilave ettiğim için adını da kendim koymak istedim.

Benim yaptığım kış çorbasının vazgeçilmez elemanı, haşladığım etlerin dibinde kalan ve etin ufalanmış parçalarını bulunduran suyudur.

Genellikle et alır almaz ki, her zaman pişirmeye vaktim olmadığı için fazla miktarda alırım, haşlar ve suyunu da kaselerle buzluğa koyarım. Oğlumun iştahı kaçtığı zamanlarda hangi çorbayı isterse istesin (çocuklara şehriye çorbası verilmesi bana garip gelir, içinde hiç besleyici gıda yok diye düşünürüm) mutlaka bu et sularını kullanırım. Siz de benim gibi günde 12 saatini evin dışında geçiren bir anne iseniz tavsiye ederim.

Çorba İçin Malzemeler:
2 su bardağı et suyu
4 su bardağı su
2 su bardağı yoğurt
1 yumurta
1 yemek kaşığı tepeleme un
Tuz
Kuru nane
Sıvı yağ
Evde bulunan herhangi bir sebze (miktarı sebzeye göre ayarlayabilirsiniz.)

Ben sebze olarak genellikle havuç, bezelye, karnabahar, brokoli, kabak sebzelerinden birini seçerim.

Tencereye koyduğumuz et suyu ve suya sebzeyi rendeliyoruz. Altını yakıp kaynatarak sebze iyice ezilir hale gelene kadar haşlıyoruz. Derin bir kasede iyice çırptığımız un, yoğurt, yumurta karışımına yavaşca kaynayan sudan çırparak katıyoruz. Yoğurdun kesilmemesi için yaptığımız bu özleştirme işleminden sonra, ocağı kısarak ve tencereyi hızlı bir şekilde karıştırarak yoğurt karışımını ilave ediyoruz. Burada en önemlisi, kaynama başlayıpda bir iki dakika kaynayana kadar karıştırmayı bırakmamak.
Kaynama süresinin 5-6 dakika olması yeterlidir. Kaynarken kızgın yağa ilave ettiğimiz naneyi de tenceremize ilave ediyoruz. O an çıkan ses ve koku evdekileri mutfağa çekmek için zaten yeterli oluyor. (Ben bu çorbayı yaparken genellikle oğlum etrafımda dolaşıp durur, ne zaman pişacak diye...)

Tuzunu da isteğimize göre ilave ettiğimiz çorbamız servise hazır oluyor.

Afiyet Olsun

Ispanaklı Gözleme




Alışıyorum galiba; yazmaya, takip etmeye, yeni tarifler eklemeye...
Hatta evde kendi yaptığım, el yapımı, her nekadar sanat eseri olmasa da dekoratif malzemelerimi tanıtmayı istedim. Fotoğraflarını çektim yakında onları da ilave ederim.

Oğlumun tatil köylerinde alıştığı gözlemelerin tarifini vermek istiyorum. Fotoğrafı çok alelade çekmiştim. Bundan sonra ilk yapmamda tekrar güzel bir şekilde çekmeye çalışacağım.

Hamuru İçin:
1,5 Su bardağı un
2 çay kaşığı tuz
Su

İçi İçin:
Ispanak
Beyaz peynir
İsteğe göre kırmızı pul biber

Ve dışına sürmek için tereyağ yada margarin

Hamuru yavaş yavaş su ilave ederek ele yapışmayacak şekilde hazırlıyoruz. Üzerini bir örtüyle kapatarak içinin hazırlıklarını yapıyoruz, bu arada hamurumuz 20-25 dakika dinleniyor. İçi için ıspanakları iri iri doğruyoruz ve ezilmiş peynirle ve pul biberle karıştırıyoruz. Hamurdan cevizden biraz büyük parçalar koparıp (pişirme tavamızın büyüklüğüne göre) açıyoruz. İçine yarım daire olacak şekilde malzemeyi koyup ortadan katlayarak kenarlarını kapatıyoruz.

Isınmış teflon tavada kısık ateşte yağsız pişiriyoruz. Sıcak sıcak üzerine yağını sürüyoruz. Yanında da isteğe göre ayran yada çay hazırlayarak ikram ediyoruz.

Afiyet Olsun


29 Temmuz 2009 Çarşamba

Diyet Patlıcan






Daha yeni blog yazmaya başlayıp da benim kadar ara veren var mıdır bilmiyorum. Ama insan çalışan, evli, anne rollerinin hepsini taşırken değil blog yazmaya, sabah makyaj yapmaya bile zor zaman buluyor.

Aslında ben evde yemek yapmaya bile pek vakit bulamam ama arada sırada da olsa yaptığım yemeklerin fotoğrafını çekmeyi adet haline getirdim. Geç yaşta yemek yapmaya başlamış birisi olarak beğenilen tariflerimi yayınlamaya ve kendim için de zaman ayırmaya böylelikle başlamış oldum.

Bu patlıcan yemeğini de özellikle hafif yemek yapmak istediğim yaz günlerinde yaparım. Hem çok az bir zaman harcarım hem de diyet sayılabilecek bir yemek hazırlamış olurum. Yanında da pirinç pilavı ve salata ile pratik bir yaz akşamı yemeği.

5-6 adet orta boy bostan patlıcanı
3 adet domates
2 büyük kuru soğan
3 adet yeşil biber
7-8 diş sarımsak
¼ su bardağı zeytin yağı
1 yemek kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
Tuz, karabiber

Patlıcanları çizgili olacak şekilde soyarak kızartmalık gibi boyuna doğruyoruz. Çelik tencerede patıcanların üzerine iri doğranmış biberleri yayıyoruz. Soğanları ortadan ikiye ayırdıktan sonra halka şeklinde doğradığımız yönde değil boyuna keserek doğruyoruz. İri doğranmış soğanlarla yine soyulduktan sonra iri doğranmış domatesleri tencerede en üste yayıyoruz. Diş sarımsakları da dağıttıktan sonra bir su bardağının içine salça, yağ, tuz ve karabiberi ilave ederek su ile bardağı tamamlıyoruz. İyice karıştırdığımız bu salçalı suyu tencere üzerinde gezdirerek ilave edip kapağı kapatıyoruz. Kaynayana kadar yüksek sonra da kısık ateşte kapağı kapalı olarak pişiriyoruz.

Afiyet Olsun

24 Temmuz 2009 Cuma

Zeytinyağlı yaprak sarma

Kayınvalidemin yaptığı enfes zeytinyağlı yaprak sarmanın tarifini nihayet aldım. Evde yanlız kalmadan yapamayacağımı bildiğim için önce eşim ve oğlumun sinemaya gitmelerini beklemem gerekti. Eve geri döndüklerinde önce sarmanın tadına baktılar, sonra da her hafta sinemaya gitmeye karar verdiler :)
İçi İçin;
2 su bardağı pirinç
1 adet iri kuru soğan
2 tatlı kaşığı nane
1 yemek kaşığı domates salçası
1/2 tatlı kaşığı biber salçası
1 çay bardağına yakın zeytin yağı
1 su bardağına yakın su (sıcak olmayacak)
az tuz (yaprakların tuz miktarına göre)
Dışı İçin;
Salamura yaprak
1 adet limon
Tüm iç malzemelerini ince kıyılmış soğanlarla karıştırarak suyunu çekene kadar kavuruyoruz. Yıkadığımız salamura yapraklardan önce iki sıra tencerenin dibine yayıyoruz. Üzerine ince sardığımız sarmaları diziyoruz. Limonu kabuğu ile dilimleyerek sarmaların üzerine diziyoruz. Varsa dolma taşını üzerine koyarak sarmaların üzerini geçecek kadar kaynar su ilave ediyoruz. Kapağı kapalı olarak kaynayana kadar yüksek sonra kısık ateşte pişiriyoruz.
Afiyet olsun

Yumuşak Poaça


Pazar sabahları kahvaltıya hazırlamak için erkenden uyanmama değecek kadar yumuşak ve lezzetli poaçaların en güzel özelliği oğlumun da severek yiyor olması.
Hamuru İçin;
1 Paket yaş maya
1 su bardağı ılık su
1 su bardağı ılık süt
6 yemek kaşığı şeker
4 çay kaşığı tuz
Aldığı kadar un

İçi İçin;

İçini değişik şekillerde hazırlayabilirsiniz, ben oğlum için sosisli bizler için patatesli ya da peynirli hazırlıyorum.

Cam yada plastik derin bir kapta ılıtılmış süt ve su karışımında mayayı eritiyoruz. Hiç metal malzeme kullanmadan şeker ve tuzu da elimizle karıştırarak çözdürüyoruz. Unu yavaş yavaş ilave ederek ele yapışmayan bir hamur elde ediyoruz. (Hamur tam sınırda olmalı, biraz oynayınca ele yapışacak şekilde.)

Poaçalarımızı hazırlayarak yağlanmış fırın tepsisine diziyoruz. (Bu tariften iki tepsiyi dolduracak kadar poaça çıkıyor.) Poaçaların küçük hazırlanması önemli çünkü kabarınca 2 katı büyüklüğe ulaşıyor.

Tepsiye dizdikten sonra strech ile üzerlerini tamamen kapatıyoruz. (Ben özellikle de kış aylarında tepsinin altına kaynar su doldurduğum daha küçük boyutlu bir tepsi koyuyorum. Böylece mayalanmaları çok kolay oluyor.) Bu şekilde 1 saat beklettikten sonra üzerine yumurta sarısı sürüyor ve isteğimize göre haş haş tohumu, susam yada çörek otu serperek 170 derecede pişiriyoruz. Piştikten sonra tel ızgarada soğutunca altları tekrar yumuşamıyor ve poaçalar tepsinin sıcağından kurumuyor.

Patatesli İç;

Haşlanmış 3 adet büyük boy patates ezilerek yağda kavrulan küçük doğranmış 1 büyük soğanla kavrulur. İçine isteğe göre karabiber, pul biber, fesleğen ya da reyhan ve tuz ilave edilir.

Peynirli İç;

Bir orta boy peynir kalıbı ezilerek ve isteğe göre dere otu, mazdonoz, nane ya da pul biberle tatlandırılarak iç hazırlanır.
Afiyet olsun.